Yaşamı bir tiyatro sahnesi gibi kabul ederek biz oyuncular bu sahnede sürekli olarak bazı oyunları oynarız. Aşağıda özetlenen kurgu bu konuyu açıklayacak tipik bir evlilik oyunudur. Erkek keyifle eve gelir ve karısına:
"Karıcığım, hadi bu akşam sinemaya gidelim" der. Kadın da; "Aa tabii aşkım çok iyi olur" der ve hazırlanmaya başlar. Ancak hazırlanırken sanki çok önemsiz bir konudan söz ediyormuş gibi kocasına sorar. "Aşkım bu evin duvar kağıtlarını ne zaman değiştireceğiz?"
Adamın keyfi kaçmaya başlamıştır. Kadını tersler. "Karıcığım kapat bu konuyu lütfen" der.
Ama tabii ki kadının konuyu kapatmaya hiç niyeti yoktur ve devam eder. "Ama ne zaman evin bir ihtiyacını dile getirsem beni susturuyorsun."
Adam artık iyice öfkelenmiştir. Oldukça sert bir şekilde karısını azarlar. "Yeter be. Sen kavga mı etmek istiyorsun yoksa sinemaya gitmek mi? Yeter artık kapat çeneni."
Elbette kadın bu tehdit karşısında geri adım atmayacaktır. Ve ağlamaklı bir şekilde daha önceden birikmiş öfkesini de dile getirir. "Evin en ufak bir sorununu ifade etmem yasak. Tam bir diktadörsün. Senelerdir senin bu kaba ve anlayışsız davranışlarından bıktım artık."
Adam da daha fazla bağırarak; "Esas ben senden bıktım. Sinemaya tek başıma gideceğim" der ve kapıyı çarpar gider. Artık adam o öfke ile sinemaya mı gider yoksa meyhaneye ve başka hanelere mi bilinmez. Adam böylesine sorunlu ve dırdırcı karısına karşı yoğun bir öfke içindedir. Elbette kadın bunu hak etmiştir. Adamın vicdanı rahattır.
Adam kapıyı çarpıp evden çıktıktan sonra kadın üzüntü ile hüngür hüngür ağlar. Kocasının kaba ve anlayışsızlığına lanet okur. Tabii ki ertesi sabah kahvaltıda suratlar beş karıştır. Her ikisi de öfkeli ve üzüntülüdür. Eh daha ertesi sabah kahvaltı da suratlar dört karış olur. Daha sonra ki gün üç karıştır. Neyse tahmin edeceğiniz gibi bir hafta sonra barışırlar. Bir süre araları gayet iyi olur. Belki bir ay her şey yolunda gider. Ama yine bir akşam adam eve gelir ve...
"Karıcığım tiyatroya gidelim mi?" diyerek klasik ilk hamleyi yapar. Bu diyaloğu bir voleybol maçı gibi düşünürseniz biri topu havaya kaldırır diğeri de smacı çakar ve maç başlar.
Senelerdir evli olan karı-koca birkaç ayda bir ortaya çıkan kavgalarına rağmen asla boşanmazlar ve senelerce evlilikleri devam eder. Böylesi bir kavgadan sonra muhtemelen adam "İnanın ben kavga etmek istemiyorum. Ama karım çok dırdırcı ve olmadık yerde damarıma basıyor ve hır çıkartıyor. Ben onu sinemaya götüreyim diyorum o ise kavga etmek istiyor" şeklinde düşünüyordur.
Aynı şekilde kadın ise "Bu evde evin ihtiyaçlarından söz etmek yasak. Kocam kavga etmeye çok eğimli. Ben tamamen masumum" dediğini duyabilirsiniz. Oysa kendi açılarından her ikisi de haklı ve aslında her ikisi de haksızdır. Kavga ile her ikisinin de bilinç dışı bazı kazançları vardır. Adam küskünlük içinde geçen bir hafta süresince vicdanı rahat bir şekilde her türlü çapkınlığı yapabilecektir. Kadının ise belki de bir cinsel isteksizliği söz konusudur. Bir hafta boyunca rahattır yani kocasına bacaklarını açmak zorunda değildir. İkisi de böyle bir kavga ile amaçlarına ulaşmıştır. Yani birkaç ayda bir tekrarlanan bu kavgaları saymazsak bu çiftin evliliği gayet güzel gider.
Kısaca özetlenen bu kavga gibi kadınlar ile erkekler arasında oynanan birçok cinsel içerikli oyun vardır. Sayın okurlarım şüphesiz ki sizlerin de yaşantınızda oynadığınız benzeri oyunlar olabilir ve bu oyunları en iyi siz bilebilirsiniz. Elbette bu oyunları istediğiniz kadar oynayabilirsiniz ve kimse size engel olamaz. Ancak unutmamak gerekli ki, bazen bu oyunlar gerçek aşkı yaşamamıza engel olabilir.