Bu yazı kazananlar ve kaybedenler üzerinedir. Ancak kazanma ve kaybetme ile kastedilen şey para pul kazanmak veya mal mülk kaybetmek değildir. Kastedilen şey yaşamayı kazanmak veya mutluluğu kaybetmekdir.
İnsanlar kazanmak için doğsa da çevrelerine tümüyle bağımlıdırlar. Ancak zaman içinde yaşamımızı kısıtlayan bağlardan kurtulup özgürlüğümüzü kazanabiliriz. Kaybedenler bunu yapmaz. Aslında sürekli kazanan ya da sürekli kaybeden çok az kişi vardır. İnsanların çoğu yaşamlarının kimi alanlarında kaybederler ve kimi alanlarında da kazanırlar. Mutsuz ilişkiler, gereksinimlerin karşılanamaması, hayal kırıklıkları, yanlış bakım ve yıkıcı olaylar insanları kaybetmeye iten nedenlerden birkaçıdır. Çocukluktaki olumsuz deneyimler insanın kendisini tanımasını ve yönetmesini engeller. Zaman içinde sahip olunan kendimizi veya başkalarını aldatmaya yarayan bu davranış özelliklerinden sıyrılmak çok güçtür.
Kaybedenler kendilerinden söz ederken; "Başarılıyım ama mutsuzum ve tuzağa düşmüş gibiyim" derler. Yine birçok kişi kendisinin yıkılmış, amaçsız ve sıkıntıdan patlayan birisi olduğunu ileri sürebilirler. Gerçekte kendi mezarlarını kendilerinin kazdığını ve kendi sıkıntılarının nedeninin yine kendileri olduğunu kavrayamazlar. Kaybeden kişi seyrek olarak içinde bulunduğu zamanı yaşar. Onun yerine ya geçmiş anılar ya da gelecekteki beklentiler üzerine yaşamını kurar. Geçmişte yaşayan böyle bir kişi ya her şeyin geçmişteki gibi olmasına özlem duyar ya da kendi kötü kaderinden yakınır. Kendine acır ve doyumsuz bir yaşamın sorumluğunu başkalarının üzerine atar .Başkalarını sorumlu tutup kendini suçsuz görmek çoğunlukla kaybedenlerin oynadığı oyunlardan birkaçıdır. Çaresizlikle ağlaşabilirler;
- Keşke başkası ile evlenseydim...
- Başka bir işim olsaydı....
- Okulu bitirmiş olsaydım....
- Eşim içkiyi bıraksaydı...
- Biraz daha zengin olsaydım...
- Daha iyi, anlayışlı annem- babam olsaydı...
Gelecekte yaşayanlar ise devamlı olarak, ondan sonra mutlu olabilecekleri bir hayali kurarlar. İçinde bulundukları anı yaşamak yerine sadece mucizevi bir kurtuluşu beklerler.
- İdeal prens ya da prenses karşıma çıktığında....
- Okul bittiğinde...
- Çocuklar büyüdüğünde, emekli olduğumda...
- Kooperatifin taksitleri bittiğinde...
- Bir ev sahibi olduğumuzda...
- Yaşam kim bilir ne kadar güzel olacaktır.
Mucizevi bir kurtuluşu bekleyenlerin tersine kaybedenlerden bazıları da sürekli bir gelecek korkusu içinde yaşarlar.
- İşimi kaybedersem
- Aklımı kaybedersem
- Eşim beni aldatırsa-terk ederse...
- Borçlarımı ödeyemezsem
Gerçek de olsa hayali de olsa düşündükleri her şey için kaygı duyarlar. Sürekli gelecek ile ilgilendikleri için yaşanılan an asla değerlendirilemez.
Bu yazıda James&Jongeward'ın 'Kazanmak için Doğarız'ından faydalanılmıştır.