Panik bozukluğu gibi bir hastalığı yaşamamış insanların bu durumu anlaması çok zordur. Bu nedenle birçok kişi panik atağı yaşayan insanlar hakkında; "Lüzumsuz yere telaşlanıyor, biraz da şımarıklık yapıyor, aslında bir şeyi yok, ilgi çekmek istiyor" gibi düşünceler ile suçlamalarda bulunurlar.
"Tok açın halinden anlamaz" deyişinde olduğu gibi panik atağını yaşamamış insanlar akıl vermeyi, nasihat etmeyi çok severler.
"Hiçbir şeyi kafana takma, boşver gitsin" Bu tavsiye verilebilecek en cahilce nasihattır. Sanki her şey kişinin kendi elindedir. Bir defa boşverse hiçbir şeyi kalmayacaktır.
Panik hastalarına tavsiyem, eğer birisi size bu şekilde nasihat verirse onunla asla tartışmayın. Hiçbir işe yaramaz.
"Aslında senin hiçbir şeyin yok" Muayene sonrası acil servislerde bazı doktorlar tarafından da söylenebiliyor. Tabii ki esas vurgulanmak istenilen nokta bedensel bir rahatsızlığın olmadığıdır. Ama ruhsal ve sinirsel bakımdan bir rahatsızlık mevcuttur. Ancak panik bozukluğu olan bir kişiye "bir şeyin yok" demek; bir anlamda onun hastalık numarası ile herkesi kandırmaya çalıştığını söylemektir. Laf aramızda bu arada kocasından dayak yiyen panik hastası kadınlara da rastlayabiliyoruz.
"İradeni kullan güçlü ol" Elbette panik bozukluğu ile irade gücü arasında bir ilişki yoktur. Guatr veya şeker hastalığı nasıl bir hastalıksa panik bozukluğu da öyle bir hastalıktır. İradesi güçlü olan insanlarda da panik bozukluğu olabilir. Sadece irade gücü ile bu hastalıktan kurtulmak mümkün değildir.
"İlaçlara boşver" Sanırım panik bozukluğu olan bir kişiye verilebilecek en zararlı tavsiye budur.
Gerçekte panik bozukluğunda esas tedavi antidepresan ilaçlarıdır. Bu ilaçlar insan beynindeki bioaminleri düzenlerler. Asla alışkanlık veya bağımlılık yapmazlar. Yani bu ilaçlar uyuşturucu değildir. Normal dozlarda çok uzun süre kullanılsa bile bir zararı olmaz.
Ancak ilaçları bir kullanıp bir kesmek ve düzensiz kullanmak çok yanlıştır.
"Panik bozukluğu geçmez" Kesinlikle çok yanlış bir önyargıdır.
Panik bozukluğu ama az ama çok ancak mutlaka iyileşebilen bir hastalıktır. Tedavisi de zor değildir. Hatta bazen hiç ilaç kullanmadan kendi kendine iyileşenler de vardır. Tabii ki bazen tekrarlayabilir. Bazen de hiç tekrarlanmaz. Sonuç olarak panik bozukluğu endişe edilecek ve korkulacak bir hastalık değildir.
Panik bozukluğu psikiyatri bilim dalını ilgilendiren bir hastalıktır.
İlk başlangıçta her ihtimale karşı bir kardioloji veya iç hastalıkları uzmanına muayene olunması doğrudur. Ancak bedensel bir sorun yoksa bu doktorlar da sizi psikiyatriye yönlendirir.
Elbette panik bozukluğunun cinler ile hacı hoca muskacılar ile bir ilgisi yoktur. "Denize düşen yılana sarılır" deyişinde olduğu gibi panik hastalarının da böylesi yanlış adreslerde uğraşması tedaviyi geciktirmekten başka bir şeye yaramaz.