Genel olarak şairlere hayranımdır. Özel olarak da Ataol Behramoğlu'na ve onun bu şiirine hayranlığım en fazladır. Benim bir psikiyatrist olarak, karamsarlığı olan insanlara çok uzun sürecek önerilerimin çok daha fazlasını bu şiir çok daha fazla anlatabiliyor. Son bir aydır burada depresyon nedenini ve tedavisini ele aldım. Depresyon nedeniyle tedaviye aldığım insanların bazıları bana şöyle bir soru sorabiliyorlar. "Peki doktor bey, bana ilaç verdiniz, tedavinizi anladım ama bana genel olarak herhangi bir tavsiyeniz var mı?"
Yani laf aramızda buradaki Ataol Behramoğlu'nun şiirini soruyorlar. "Yaşadın mı yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi". İşte üzerinde beyin jimnastiği yaptığımız konunun püf noktası da burası. Yoğunluğuna yaşamak. Peki ne demek yoğunluğuna yaşamak veya tam tersine yüzeysel yaşamak. Şu anda bu satırları okuyan sevgili okur. Sen hayatı nasıl yaşıyorsun. Yüzeysel mi? Yoksa yoğunluğuna mı? yaşıyorsun. Zen ustasına neler yaptığını ve hayatı nasıl yaşadığını sormuşlar.
Zen ustası da "Ben karnım acıkınca yemek yerim, uykum gelince de yatıp uyurum" demiş. Bu yanıt üzerine insanlar, "Bunda farklı olan ne var ki? Acıkınca hepimiz yemek yeriz, uykumuz gelince de uyuruz" demişler. Zen ustası da son olarak eklemiş "Yani ben acıkınca sadece yemek yerim. Uykum gelince de sadece yatıp uyurum."
Yemek yerken tüm dikkatimiz ile sadece o yemeği yemek. Veya müzik dinlerken tüm benliğimiz ile tam olarak o müziği dinlemek. Çay içerken de sadece o çayı içmek... Peki insanların çoğunluğu ne yapıyor? Veya şu anda bu satırları okuyan sevgili okur sen ne yapıyorsun? Acaba bir yandan müzik dinlerken, bir yandan da çayını içiyor ve bu arada kitap okuyor musun? Yani sonuçta çay içilirken sadece çay içilmiyor. Veya müzik dinlerken sadece müzik dinlenmiyor.
İşte yoğunluğuna yaşamak dediğimiz şey de budur. Yaşamı ıskalamamaktır. Ne yaptığın değil nasıl yaptığın önemlidir. Örneğin sevişirken, sevdiğiniz kişi ile çok yakın temas içinde tensel bir beraberlik içindeyken sadece sevişiyor musunuz yoksa biraz sonra yapacağınız işleri mi planlıyorsunuz.
Bir filmde duyduğum şu sözcükler çok hoşuma gitmişti. "Her gününüzü bu dünyadaki son gününüz gibi yaşamak gerekir. Eh, zaten de bu günlerden birisi son gününüz olacaktır."